Clinicopathological Evaluation of 1815 Hysterectomy Materials
Abstract
Objective: Hysterectomy is one of the most frequent surgical procedures of women. The aim of this study was to evaluate the distribution of the diseases that were diagnosed in hysterectomy materials. Materials and Methods: 1815 female patients who underwent hysterectomy because of any reason were clinicopathologically evaluated retrospectively. Results: The mean age of hysterectomy was 48.94. The leading reason and histopathological diagnosis of hysterectomy was leiomyomas with a ratio of 47.82%. The second leading reason and histopathological diagnosis was prolapsus uteri (24.63%) and the third leading diagnosis was adenomyozis (12.84%) which usually coexisted with the other diseases, especially leiomyomas. Even though the malignant tumors of endometrium, myometrium, cervix, vagina, tuba uterina and ovary accounted less in number; they are the most dangerous gynecological diseases that shorten lives of the women. So it is very important to diagnose these tumors as early as possible in order to begin the appropriate treatment quickly to provide better survivals for the patients. Conclusion: As a result the reasons of the symptoms like abnormal uterine bleeding, pelvic pain must be evaluated in detail for gynecological carcinomas and the cervical screening method with the cervicovaginal papanicalaou smear test must be applied to every women in fertility period for early diagnosis of cervical carcinomas. Amaç: Histerektomi, kadınlara en sık uygulanan cerrahi prosedürlerden biridir. Bu çalışmanın amacı, histerektomi materyallerinde tanı almış hastalıkların dağılımını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Herhangi bir nedenle histerektomi yapılmış olan 1815 kadın hasta retrospektif şekilde klinikopatolojik olarak değerlendirildi. Bulgular: Ortalama histerektomi geçirme yaşı 48.94 idi. Histerektominin önde gelen nedeni ve patolojik tanısı %47.82 oranında leiomyoma idi. İkinci önde gelen neden ve histopatolojik tanı prolapsus uteri idi (%24.63) ve üçüncü sırada tanı konan adenomyozis (%12.84) ise, başta leiomyomlar olmak üzere genellikle diğer hastalıklarla birliktelik gösteren bir durumdu. Endometriyum, myometriyum, serviks, vajina, tuba uterina ve over malign tümörlerinin sayıları daha az olsa da; kadınların hayatlarını kısaltan en tehlikeli jinekolojik hastalıklardı. Bu nedenle, hastalara daha iyi sağkalım sağlamak için erkenden uygun tedaviye başlamak amacıyla bu tümörleri mümkün olduğunca erken teşhis etmek çok önemlidir. Sonuç: Sonuç olarak, Anormal uterin kanama, pelvik ağrı gibi belirtilerin nedenleri jinekolojik karsinomlar açısından ayrıntılı olarak araştırılmalı ve özellikle serviks karsinomlarının erken teşhisi için doğurganlık dönemindeki her kadına Servikovajinal Papanicalaou Smear tarama testi uygulanmalıdır.