Eleştirel Yönetim Çalışmaları Fildişi Kulesinden Nasıl Çıkabilir? Eleştirel Edimsellik ve Topluluk Ekonomileri
Abstract
Son yıllarda eleştirel yönetim çalışmaları kendi akademik fildişi kulesinden çıkararak gündelik yaşamda etkili olmak istemektedir. Bunun nasıl olacağı “eleştirel edimsellik” kavramıyla tartışılmaktadır. Eleştirel edimsellik soyut ve büyük çaplı özgürleşmelerin peşinden koşulmasına karşıdır; o kurumsal iktidar ilişkilerindeki küçük kazanımları arar. Ancak küçük kazanımlar kapitalist kimlikler ve pratikleri korur; böylece eleştirel edimsellik ana-akım yönetim ve örgüt çalışmalarına benzer. Bu yüzden, birçok araştırmacı eleştirel edimselliğin siyasal amaçlarını eleştirir. Ayrıca, eleştirel edimsellik ürettiği eleştirinin etkili olabilmesi yolunda gerçekçi ve yeterli maddesel koşulları ele almamaktadır; genellikle, yöneticilerin ana-akım söylemlerini değiştirmeye odaklanır. Bu araştırma, eleştirel edimselliğin topluluk ekonomilerinden yararlanması gerektiğini belirtmiştir. Topluluk ekonomileri, kapitalizmin gücünü vurgulayan sermayemerkezciliğe karşıdır; etik-siyasi etkileşimlerle gayri-kapitalist özneler ve örgütlenmeler oluşturmaya dayanır. Bu bağlamda, topluluk ekonomileri siyasal ve maddesel olarak eleştirel edimselliğe yol gösterebilecektir. In recent years, critical management studies try to be effective in everyday life by taking itself out of its ivory tower. How this can be achieved is discussed within the concept of “critical performativitiy”. The critical performativity is against to seek abstract and grand scale outcomes; it seeks small wins within the institutionalized power relations. Small wins, however, maintain capitalist identities and practices; thus, critical performativity corresponds to mainstream management and organization studies. Thus, several researchers criticize the political aims of critical performativity. Furthermore, critical performativity cannot address the realist and adequate material conditions that determine the effectiveness of its critiques. In general, it emphasizes to change managers’ mainstream discourses. This study explains that critical performativity should benefit from community economies. Community economies are against capitalocentrism, underlining the strength of capitalism, and depend on producing anti-capitalist subjects and organizations within ethicalpolitical interactions. In this sense, community economies can guide critical performativity within the political and material aspects.
Source
Ankara Üniversitesi SBF DergisiVolume
75Issue
2URI
https://doi.org/10.33630/ausbf.696089https://app.trdizin.gov.tr//makale/TXpZME5qY3hNUT09
https://hdl.handle.net/20.500.12809/6997