Muğla'da Huzurevlerinde İkamet Eden Yaşlılarda Deri Hastalıklarının Prevalansı
Özet
Giriş: Tüm dünyada doğum hızları azalmakta, insanlar daha uzun yaşamakta ve yaşlı nüfus giderek artış göstermektedir. Artan yaşlı nüfusa rağmen huzurevlerinde yapılan çalışmalar sınırlıdır. Çalışmamız ile Güneybatı Anadolu'da huzurevlerinde görülen deri hastalıklarının prevalansını belirlemek ve bu hastalıklara yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Muğla il merkezinde bulunan kamuya ait iki huzurevinde, kesitsel nitelikte bir çalışma yapıldı. Tüm yaşlılara sosyodemografik, dermatolojik hastalıkların tanısı, özgeçmişleri ile ilgili değişkenleri içeren bir form uygulandı. Bulgular: Çalışmaya katılan yaşlıların 64'ü (%61.0) erkekti, 41'i (%39.0) kadındı. Yaşlılarda en sık %90.5 ile lentigo görüldü. Bunu sırasıyla kserozis (%78.1), senil anjiom (%61.0), tinea unguium (%59.0) izledi. Yaşlıların 5'inde (%4.8) dekübit ülseri gözlendi. Yatağa bağımlı hastalarda yatağa bağımlı olmayan hastalara göre tinea pedis ve dekubit ülserinde anlamlı farklılık saptandı (sırasıyla p=0.032, p=0.000). Sonuç: Araştırmanın Güneybatı Anadolu'da huzurevlerinde ikamet eden yaşlılardaki deri hastalıklarının prevalansını değerlendiren öncü çalışmalar olduğu düşünülmektedir. Bu çalışma ile bu bölgede huzurevindeki yaşlı nüfusta gözlenen deri hastalıklarının sıklığının saptanması ile epidemiyolojik verilere katkıda bulunulması ve bu hastalıklara yönelik koruyucu önlemlerin geliştirilmesi önerilmiştir. Introduction: Birth rates are not only declining worldwide but people are also living longer. Despite the growing elderly population, there are limited numbers of studies on this population residing in nursing homes. We aimed to determine the prevalence of skin diseases in elderly residing in nursing homes in Southwest Anatolia, and to contribute to the development of preventive healthcare for these diseases. Materials and Method: We conducted a cross-sectional trial in two nursing homes located in the central province of Mugla. A questionnaire, including questions on sociodemographic characteristics, diagnosis of any dermatological diseases, and clinical history, was administered to the elderly patients. Results: Of the 105 elderly patients, 64 (61.0%) were males and 41 (39.0%) were females. Lentigo was identified as the most common skin disease (90.5%). Xerosis (78.1%), senile angioma (61.0%), and tinea unguium (59.0%) was followed lentigo respectively. Five (4.8%) elderly patients had decubitus ulcers. A significant difference was detected in the occurrence of tinea pedis, and decubitus ulcers (p=0.032 and p=0.000, respectively) in these patients compared with ambulatory patients. Conclusion: This study is thought to be among the pioneer researches evaluating the prevalence of skin diseases in the elderly patients residing in nursing homes in Southwest Anatolia. The information obtained should contribute to epidemiological data to determine the prevalence of skin diseases observed in the elderly population in nursing homes in this area. This knowledge may lead to the improvement of measures for preventing skin diseases in these patients.
Kaynak
Türk Geriatri DergisiCilt
20Sayı
1Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr//makale/TWpnd01qa3lNZz09https://hdl.handle.net/20.500.12809/6706