Yeşilyurt Sağlık Ocağı bölgesindeki bireylerin arteriyal kan basıncı durumlarının belirlenmesi
Abstract
AMAÇ: Kronik bir halk sağlığı sorunu olan hipertansiyon prevalansı 30’lu yaşlarda %20-25 iken yaşla birlikte belirgin artış göstererek 60 yaş ve üzerinde %50’lere çıkmaktadır. Bu yüksek prevalansa rağmen hipertansif bireylerin yalnız yarısı hipertansif olduklarının farkında ve bunların da yalnız yarısı tedavi almaktadır. Bu çalışma Yeşilyurt Sağlık Ocağı bölgesinde yaşayan ve tansiyon ölçümü için başvuran bireylerin arteriyal kan basıncı durumlarını belirlemek amacı ile tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanmıştır. YÖNTEM: Araştırmanın evrenini Yeşilyurt Sağlık Ocağına kayıtlı 35 yaş ve üzeri 1400 kişi oluşturmuş, evrenin tamamı örnekleme alınmıştır. Çalışma 340 gönüllü üzerinde yürütülmüştür. Veriler sosyo demografik özelliklerini içeren 14 soruluk anket formu ve bireylerin arteriyal kan basıncı, boy, kilo ölçümleri yapılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Ki-Kare Testi kullanılmış, önemlilik seviyesi 0.05 olarak kabul edilmiştir. BULGULAR: Çalışmada sistolik kan basıncı oranı yüksek olanların oranı %21.47, diyastolik kan basıncı yüksek olanların oranı ise %8.23 olarak belirlenmiştir. Sistolik kan basıncı üzerinde yaş (X2 Yates düzeltmesi = 31.564), eğitim (X2 Yates düzeltmesi = 30.749) ve Beden kitle indexi (X2 Yates düzeltmesi = 18.674) değişkenlerinin önemli etkisinin bulunduğu (p<0.05) belirlenmiştir. Sistolik ve diyastolik kan basıncı yüksek olan bireylerin hipertansiyon tanısı alma, düzenli arteriyal kan basıncı kontrolü yaptırma ve hipertansif ilaç kullanma davranışlarında istatistiksel olarak önemli farklılık (p<0.05) tespit edilmiştir. SONUÇ: Sağlığı geliştirmek amacıyla çalışmaya katılan bireylere 2 gün - 4 oturumdan oluşan hipertansiyona yönelik eğitim verilmiştir. AIM: Whereas the prevalance of arterial blood pressure which was a chronical health problem was 20%-25% among 30 year-old people, them showing an increase in aging, the percentage went as high as 50% in 60& #8217; s and later ages. What was that worrisome was that despite the high prevalance, only half of these received treathment. This is study was descriptively and cross-sectionally planned to determine whether the people asking their tensions to be measured in and around the Yeşilyurt local healthcare office region. METHODS: The environment of the research consisted of 1400 people over 35 age and registered Yeşilyurt Local healthcare Office and the whole of the environment were included in this sample. The study was conducted over 340 voluntaries. The data was collected by a questionnaire of 14 questions containing socio-demografic features and by measuring the arterial blood pressure, height and weight of the individuals. In the evaluation of the data, chi-square test was used and the level of significantly was accepted as 0.05. RESULTS: In this study, the rate of high sistolic blood pressure was found to be 21.47% and the rate of high diastolic blood pressure to be 8.23%. It was determined that age and body mass index varrieties were effective on sistolic hipertension. It was also found that in their behaviors of the use of hypertensive medicine, of regular arterial pressure controls and of having the hypertesion diagnosis significant differnces varied statistically on both sistolic and diastolic blood pressure people having. CONCLUSION: In order to improve the health, informative information abouth hypertension was provided for the participants for too days consisting of 4 sessions.