Liberalizm ve hukuk devleti arasındaki ilişkinin değişen seyri
Abstract
Özgürlüğün savunucuları olarak kendilerini lanse etseler de, liberallerin klasik liberalizm anlayışlarının değişmediği, mülkiyetin peniden dağılımını sağlayacağı ya da rekabet halindeki çeşitli amaçlar için piyasa mekanizmasını değiştirilebileceği dolayısıyla yasamanın alanını daraltmaya, geçersiz kılmaya ya da güvensizlik ortamı oluşturmaya çalışmalarından anlaşılmaktadır. 20.yy başlarında çeşitli kapitalist ülke mahkemelerinin-ABD mahkemeleri gibi-sosyal refah ve iş yasalarının alanlarını daralttığı ile kanıtlıdır bu 21.yy başlarında ise bu yardım arayan azgelişmiş ülkelere borç karşılığında dayatılan neoliberal reform paketlerinde belirgindir. Özgürlüğün ifadesi olan demokrasiyi arayan herkes için, liberalizmin bu tarafı siyasal özgürlüğü hukuk devleti olgusunu kullanarak sınırlamasında da belirgindir. Yani bu hukuk devletinin liberalizm dâhilindeki diğer yüzüdür. Bu makalede liberalizmin hukuk devleti ile çıkarcı bir ilişki içine girdiği ve bu ilişkinin zaman içinde çeşitli formlara girdiği -amaçta aynı, şekilde farklı- ve mülkiyet haklarının korunması pahasına liberalizmin ne kadar anti-demokratik olabileceği öne sürülecektir. Despite positioning themselves as defenders of liberty, this article has shown a consistent pattern of liberals in the classical vein trying to prevent, narrow, invalidate, or discredit democratically produced legislation that seeks to redistribute property or temper market mechanisms to further competing aims. At the turn of the 20th century this was evident in the actions of different world courts of capitalist countries such as USA courts that struck or narrowed social welfare and labor legislation; at the turn of the 21st century this is evident in the neoliberal package of reforms imposed on developing countries seeking aid. For anyone who sees democracy as an expression of liberty, this side of liberalism involves persistent attempts to invoke the rule of law to restrict the exercise of political liberty. This is the other side of the rule of law within liberal theory. The article will argue that liberalism has enjoyed an opportunistic relationship with the rule of law, a relationship which has taken different forms over time, though repeatedly evincing an anti-democratic tendency on behalf of propertyrights.