İlkokul Öğretmenlerinin İş Doyumları ile İşyerindeki Yalnızlıkları Arasındaki İlişki
Abstract
Problem Durumu: İnsanlar yaşamlarının büyük bir kısmını iş yerlerinde geçirirler. İş yerleri insanlar için bu nedenle büyük önem taşımaktadır. İş yerleri sadece para kazanmak amacıyla gidilen yerler değildir. İş yerlerinde sosyal ihtiyaçlarını da giderirler. Bu nedenle insanların iş yerinde mutlu olması önem taşır. İş yerinde mutlu olmak, iş doyumu olarak da adlandırılabilir. İnsanlar yaptıkları işten doyum sağlarlarsa motivasyonları yükselmektedir. İş yerinde çalışanların motivasyon yüksekliği ise verimlilikte artışa yansımaktadır. Ayrıca iş yerinde olumsuzluklar olarak gösterilebilecek iş gücü devri, iş yavaşlatma, iş niteliğinde meydana gelen niteliksiz sonuçlar gibi istenmeyen durumların azalmasına veya ortadan kalkmasına neden olmaktadır. İş doyumu, bireyin iş hayatından aldığı haz, duygusal istenen durum, iş yerinde beklentilerinin karşılanması, olumlu duygulara yönelme olarak tanımlanabilir. İnsanların iş yerinde verimlilikleri ve iş doyumları ile ilgili diğer bir kavram ise iş yerinde yalnızlık kavramıdır. İş yerinde yalnızlık, yalnızlık kavramından farklı olarak çalışanın iş yerinde bulunduğu sosyal çevrede yalnız kalma durumudur. Bireyin iş yerindeki yalnızlığı performanslarını olumsuz etkilediği gibi ruhsal durumları ile de olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. İş yerinde yalnızlık kavramı genellikle, sosyal yalnızlık ve duygusal yalnızlık olma üzere iki alt boyutta ele alınmaktadır. Sonuçta, iş yerinde bireylerin verimliliklerinin artırılması, onların iş doyumları ve iş yerindeki yalnızlarının giderilmesi ile gerçekleştirilebilir. Bu nedenle, yöneticilerin örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için iş yerinde yalnızlık ve iş doyumu kavramlarını dikkate alma gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Eurasian Journal of Educational Research 279Araştırmanın Amacı: Bu araştırmanın amacı, ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin iş doyumları ile yalnızlıkları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu amaca ulaşmak için, iş doyumunun iki alt alanı olan içsel motivasyon ve dışsal motivasyon ile iş yerinde yalnızlığın iki alt alanı olan duygusal yoksunluk ve sosyal ilişkiler ayrı ayrı incelenmiştir. Araştırmanın Yöntemi: Araştırma, ilişkisel tarama modelinde düzenlenmiş nicel bir araştırmadır. Araştırmaya Istanbul ilinde 2014-2015 eğitim-öğretim yılında görev yapan ilkokul öğretmenlerinden 369 kişi katılmıştır. Katılımcılar kolay örnekleme yoluyla seçilmiştir. Katılımcılara "İş Yerinde Yalnızlık Ölçeği" ve "Minnesota İş Doyum Ölçeği" uygulanmıştır. Minnesota İş Doyumu Ölçeği, 20 maddeden oluşan ve beşli likert tipi bir ölçektir. Ölçekte içsel ve dışsal iş doyumunu ölçen iki alt boyut bulunmaktadır. Toplam Cronbach Alpha değeri .98 bulunmuştur. İş yerinde Yalnızlık Ölçeği 16 maddeden oluşmaktadır ve beşli likert tipi bir ölçektir. Ölçekte duygusal yoksunluk ve sosyal ilişkiler olmak üzere iki alt boyut bulunmaktadır. Toplam Cronbach Alpha değeri .88 bulunmuştur. Verilerin analizinde iş yerinde yalnızlık ölçeğinin alt boyutları ve iş doyumu ölçeğinin alt boyutları arasında korelasyon analizi yapılmıştır. Ayrıca iş yerinde yalnızlık ölçeğinin duygusal yoksunluk ve sosyal ilişkiler boyutlarının, iş doyumu ölçeğinin alt boyutlarını oluşturan içsel doyum ve dışsal doyum boyutlarını açıklama düzeyini araştırmak için çoklu doğrusal regresyon analizleri yapılmıştır. Araştırmanın Bulguları: Yapılan analizlere göre öğretmenlerin iş doyumları ve iş yerindeki yalnızlıkları arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Söz konusu değişkenler arasındaki ilişki istatistiki olarak anlamlıdır. Bu anlamlı ilişki değişkenler arasındaki yordama düzeyini belirlenmesini sağlayan regresyon analizini yapılabilir kılmaktadır. Yapılan regresyon analizinin sonuçlarına göre duygusal yoksunluk ve sosyal ilişkiler boyutları içsel doyum ile anlamlı bir ilişkiye sahiptir (R=.261, R2=0.68), (F(2-366)=13,400, p<0.01). Ancak, yalnızca sosyal ilişkiler boyutu içsel doyumun anlamlı bir açıklayıcısıdır (p<0.01). Yine yapılan regresyon analizine göre dışsal doyum boyutu ile duygusal yoksunluk ve sosyal ilişkiler boyutu arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır (R=.35, R2=0.55), (F(2-366)=10,743, p<0.01). Ancak, regresyon analizi sonuçlarına göre yalnızca sosyal ilişkiler boyutu dışsal doyumun anlamlı bir açıklayıcısıdır (p<0.01). Araştırmanın Sonuçları ve Önerileri: Analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre, iş yerinde yalnızlığın alt boyutları ile iş doyumu arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki vardır. Eğer yalnızlık artar ise, iş doyumu azalacaktır. Aynı şekilde, yalnızlığın alt boyutlarından olan sosyal ilişkiler boyutu içsel ve dışsal doyumun anlamlı bir açıklayıcısıdır. Sosyal ilişkilerin bulunmadığı ya da düşük olduğu örgütlerde içsel doyum da dışsal doyum da azalacaktır. Diğer çalışanlarla kolay iletişim kuramayan; piknik, akşam yemeği gibi sosyal aktivitelere ilgi göstermeyen iş görenlerin sosyal ilişkiler anlamında yalnız oldukları söylenebilir. İş yerinde yaşanan yalnızlığın en önemli sonuçları da iş doyumundaki düşüştür. Yalnızlık hisseden bireylerin özgüven konusunda problem yaşaması, kendilerini yetersiz görmeleri ve başarıya olan inançlarını kaybetmeleri iş doyumunda da düşüşe neden olacaktır. Bireylerin iş doyumundaki düşüş, önemli derecede verim kaybına yol açacaktır. İş yerindeki yalnız bireyin özel hayatını da etkiler. Özel hayat ise iş yerinde ki iş doyumunun önemli belirleyicilerindendir. Öğretmenlerin iş doyumundaki düşüş öğretmenlerin strese girmelerine neden olmakta ve meslektaşları ile bağlarını zayıflatmaktadır. Oysa meslektaşlarla iyi ilişkiler, iş yerinde yalnızlığı azaltan ya da ortadan kaldıran önemli değişkenlerdendir. Sonuç olarak, okulların amaçlara ulaşabilmesi için öğretmenlerin performansları önemli rol oynamaktadır. Öğretmenlerin performanslarını yükseltmek için iş doyumunu artırmak gereklidir. Yapılan araştırmada öğretmenlerin iş doyumları ile iş yerinde sosyal ilişkiler boyutu arasında ilişki olduğu saptanmıştır. Aksi durumda iş yerinde yalnızlık hissi ortaya çıkacaktır. Bu yüzden öğretmenlerin performanslarını yükselterek kurumun verimini artırabilmek için sosyal ilişkiler desteklenerek öğretmenlerin yalnızlık hissine kapılmaları önlenmelidir. Problem Statement: Future Anxiety (FA) and Trait Anxiety (TA) have negative effects on individuals’ productivity, which can lead them to feelings of insecurity and eventually depression. Knowing more about future anxiety helps people feel more secure and produce more effectively for themselves, and eventually for society. This research examined the efficacy of a cognitive-behavioral theory (CBT)-based training program on FA and TA. Purpose of the Study: This study aimed to examine the effectiveness of a CBT-based training program on the FA and TA of university students. Method: A quasi-mixed methods design was used for this study. The sample consisted of 28 university students (14 experimental, 14 control) in a public university in the Aegean Region of Turkey during the 2015-2016 academic year. Brief Symptom Inventory and Beck Depression Inventory were used to select participants for group processes. The Personal Information Form, Trait Anxiety Inventory, Positive Future Expectations Inventory, and Anxiety of Making Mistakes Scale were used as quantitative data collection instruments. Qualitative data were obtained using the General Evaluation of Group Processes form. Eight sessions were designed and applied to the experimental group. No procedures were applied to the control group. Quantitative data were analyzed using two-way repeated measures ANOVA, paired samples t-test and Mann Whitney U. A thematic analysis was also applied to the qualitative dataFindings and Results: Results revealed that a CBT-based Overcoming FA and TA Skill-Training program decreased university students’ trait anxiety levels and anxiety about making mistakes, while increasing positive future expectations. Conclusions and Recommendations: The present study found that a skilltraining program based on CBT affected individuals’ future perceptions in an expected way. Similar research should be conducted with different age groups and different samples. Further research may focus on developing a measurement for FA.