Bozkırın Mührü: Taş Heykeller
Özet
Taş, sağlamlığı sayesinde yüzyıllar öncesini günümüze taşıyabilen önemli bir tanıktır. Türkler en eski devirlerden itibaren taşı oyma, ona şekil verme konusunda dikkate değer bir beceri ve çaba göstermiştir. Geyikli taşlar, balballar, heykeller… her biri kültür tarihi araştırmaları için çok kıymetli veriler sunmaktadır. Bu çalışmanın konusu taş heykellerdir ki, özellikle yazılı kaynakların anlatmakta yetersiz kaldığı birçok konuyu net şekilde gözler önüne sermeleri açısından önem arz etmektedirler. Çeşitli boyların yaşadıkları coğrafyanın tespiti konusunda yol gösterici olmalarının yanı sıra onların nasıl giyindikleri, hangi silahlarla savaştıkları, ne gibi eşyalar kullandıkları gibi gündelik yaşamın önemli noktalarını aydınlatma konusunda da oldukça kıymetlidirler. Bu çalışma bir yandan heykellerin kültür tarihi araştırmalarına kaynaklığı üzerinde dururken bir yandan da Deşt-i Kıpçak, Sibirya, Türkistan gibi çeşitli coğrafyalarda rastlanan taş heykellerin mekân ve zaman farklılıkları karşısında bir değişim ya da dönüşüm yaşayıp yaşamadığı sorusuna cevap aramaktadır. Çalışmanın odak noktası ayrı zamanlarda ve ayrı coğrafi sahalarda bulunan heykellerin benzer ve farklı yönleridir. Thanks to the solidity of the stone, an important witness can pass centuries before onto this day. From the earliest times, the Turks have shown considerable skill and effort in carving and shaping the stone. Deer stones, balbals, sculptures ... Each offers a lot of precious information for cultural history research. The subject of this work is stone sculptures; they are important for many issues that are particularly inadequate in the written sources, in terms of their clarity. Because stone sculptures are not only a guide for the determination of geography in which various tribes lived, they are also very valuable in illuminating important points of everyday life such as how they wear, what weapons they fight with, what kind of goods they use. On the one hand, this study is based on the origin of the stone sculptures of Deşt-i Kıpçak and investigates the cultural history of the sculptures’ influence on historical studies. On the other hand, the stone sculptures found in various geographies such as Deşt-i Kipchak, Siberia and Turkistan answer the question of whether they have experienced a change or transformation. The focal point of the work is the similar and different aspects of sculptures found at different times and on separate geographical locations.
Kaynak
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü DergisiCilt
0Sayı
63Bağlantı
https://doi.org/10.14222/Turkiyat3895https://app.trdizin.gov.tr//makale/TWprMU5qUTFOUT09
https://hdl.handle.net/20.500.12809/6840